Büyük göğüsleri küçültmek için yapılan ameliyat, bir ilâ üç saat kadar sürer. Bu küçültme işlemi operatör için de oldukça zor bir ameliyattır.
Göğsün yağlı dokusundan, bazen her meme den bir kiloya kadar parça çıkartılarak memenin hacmi küçültülür ve göğseyeniden biçim verilerek yukarı doğru kaldırılır. Ameliyat sırasında göğsün uç kısmına da yeni bir biçim verilebilir.
Göğse iyi bir biçim verilmişse ameliyat başarılı olmuş demektin. Ameliyat kesiğj çeşitli biçimlerde açılır; bazen ters dönmüş T biçiminde, bazen de halelerdeh koltuk altına doğru dikey olarak gelen bir biçimde kesilir.
Meme ucunun çevrisine de daire biçiminde bir kesik yapılarak, dikilir ve bu bölgeye de biçim verilir. Dört ilâ sekiz gün kadar hastanede kalmak gerekir. Sonuç genellikle başarılı olur; göğüsler genellikle yeni biçimlerini korurlar. Bununla beraber, göğsün yarısından fazlası alınamayacağından, çok iri göğüsleri çok fazla küçültme olanağı yoktur.
Sarkık göğüsleri kaldırmak için, memeye tekrar biçim vermek veya göğüs derisini daha yukarı doğru çekerek yukarıdan dikmek gerekir.
Çok küçük göğüsleri irileştirmek için çeşitli yollar denenmiştir. Karından veya kaba etlerden alınan deri parçaları ekleyerek, silikon ve parafin kullanarak göğüsler büyütülmeye çalışılmıştı. Daha sonra, daha değişik bir ameliyat türü bulunmuş, memenin altına yarı akışkan silikon dolu kesecikler veya hiçbir özelli ği olmayan bir sıvıyla dolu baloncuklaı yerleştirilerek göğüsler irileştirilmeye başlanmıştır.
Ameliyattan sonra kalan yara izinin boyu beş santimetre kadar ol duğundan bu iz kolay kolay göze çarpmaz. Bu keseciklere karşı vücut tepki göstermez, üstelik göğüslerin görünüşü de oldukça doğaldır. Yusyuvarlak olan göğüsler, biçimlerini, çok az da olsa, za manla değiştirirler. Ameliyattan sonra vücudun tepki göstermesi halinde (yüzde beş oranında) içeriye konan kesecikler kolaylıkla çıkartılabilir.
Düz göğüs çatılı, ince derili, kaburgaları gözükecek kadar zayıf kadınlara konulan kesecikler, elbise altında pek farkedi lemezlerse de, çıplak olduklarında veya göğse elle dokunulduğunda keseciklerin kenar kısımlarının farkına varılır. İşte bu
Her Hastalığın tedavisi hakkında bilgiler barındıran güncel bir blog. Nedeni, belirtileri, sebebi gibi sorulara cevap bulabilirsiniz. (Tüm yazılar sadece bilgi amaçlıdır)
Anafilaksi Tedavi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Anafilaksi Tedavi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ALERJİ BİTKİSEL TEDAVİ YÖNTEMLERİ
ALERJİ BİTKİSEL TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Alerji, vücudun, aslında zararlı olmayan bazı maddelerden veya hava şartlarından etkilenmesi ya da psikolojik etkenler sonucu bazı maddelere aşırı reaksiyon göstermesidir. Peki nedeni ne olursa olsun alerjilerin hazırladığımız bitki kürleri ile tamamen geçtiğini biliyor musunuz? Şifalı bitkilerden faydalanın.
ALERJİLER
Normalde vücudu koruyan bağışıklık sistemi, bazı insanlarda zararlı olmayan birtakım maddelere karşı da aşırı yanıt verir. Bu reaksiyonlara "aşırı duyarlılık" ya da "alerji" adı verilir. Alerjik reaksiyona yol açan antijene de "alerjen" denir. Alerjik reaksiyonlar tek tip değildir, birçok yolla ortaya çıkarlar, vücudun değişik bölümlerinde meydana gelebilirler ve çeşitli şiddette olabilirler.
Alerjik reaksiyonlara neden olan maddelere "alerjen" denir. Bu maddeler solunum yolu ile alınabildiği gibi, ciltten temas ya da yiyecek şeklinde ağızdan da alınabilir. Bu maddeler alerjik reaksiyon gelişebilmesi için vücuda daha önceden girmiş olmaları gerekir. Yani vücudun bağışıklık sisteminin bu maddeyle daha önce karşılaşması ve bunlara duyarlı hale gelmesi gerekir. Daha sonraki karşılaşmalarda çok hızlı bir şekilde reaksiyonlar gelişir. Reaksiyon gelişiminden de vücuttaki mast hücrelerinin alerjenler aracılığı ile parçalanması ve içinden "histamin" denilen maddenin çıkması sorumludur. Aşağıda özellikle solunum yolu ile alınan ve en sık karşılaşılan alerjenler verilmiştir.
Toz akarı.Alerji belirtileri kaşıntı, kurdeşen ya da astım, alerjik rinit (saman nezlesi) belirtileri, hapşırma, burun akıntısı, burun ve genizde kaşıntı, burun tıkanıklığı ve geniz akıntısı olarak görülebilir. Kişi, eğer bazı maddelerle
Alerji, vücudun, aslında zararlı olmayan bazı maddelerden veya hava şartlarından etkilenmesi ya da psikolojik etkenler sonucu bazı maddelere aşırı reaksiyon göstermesidir. Peki nedeni ne olursa olsun alerjilerin hazırladığımız bitki kürleri ile tamamen geçtiğini biliyor musunuz? Şifalı bitkilerden faydalanın.
ALERJİLER
Normalde vücudu koruyan bağışıklık sistemi, bazı insanlarda zararlı olmayan birtakım maddelere karşı da aşırı yanıt verir. Bu reaksiyonlara "aşırı duyarlılık" ya da "alerji" adı verilir. Alerjik reaksiyona yol açan antijene de "alerjen" denir. Alerjik reaksiyonlar tek tip değildir, birçok yolla ortaya çıkarlar, vücudun değişik bölümlerinde meydana gelebilirler ve çeşitli şiddette olabilirler.
Alerjik reaksiyonlara neden olan maddelere "alerjen" denir. Bu maddeler solunum yolu ile alınabildiği gibi, ciltten temas ya da yiyecek şeklinde ağızdan da alınabilir. Bu maddeler alerjik reaksiyon gelişebilmesi için vücuda daha önceden girmiş olmaları gerekir. Yani vücudun bağışıklık sisteminin bu maddeyle daha önce karşılaşması ve bunlara duyarlı hale gelmesi gerekir. Daha sonraki karşılaşmalarda çok hızlı bir şekilde reaksiyonlar gelişir. Reaksiyon gelişiminden de vücuttaki mast hücrelerinin alerjenler aracılığı ile parçalanması ve içinden "histamin" denilen maddenin çıkması sorumludur. Aşağıda özellikle solunum yolu ile alınan ve en sık karşılaşılan alerjenler verilmiştir.
Toz akarı.Alerji belirtileri kaşıntı, kurdeşen ya da astım, alerjik rinit (saman nezlesi) belirtileri, hapşırma, burun akıntısı, burun ve genizde kaşıntı, burun tıkanıklığı ve geniz akıntısı olarak görülebilir. Kişi, eğer bazı maddelerle
ALERJİ BİTKİSEL TEDAVİ YÖNTEMLERİ
ALERJİ BİTKİSEL TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Alerji, vücudun, aslında zararlı olmayan bazı maddelerden veya hava şartlarından etkilenmesi ya da psikolojik etkenler sonucu bazı maddelere aşırı reaksiyon göstermesidir. Peki nedeni ne olursa olsun alerjilerin hazırladığımız bitki kürleri ile tamamen geçtiğini biliyor musunuz? Şifalı bitkilerden faydalanın.
ALERJİLER
Normalde vücudu koruyan bağışıklık sistemi, bazı insanlarda zararlı olmayan birtakım maddelere karşı da aşırı yanıt verir. Bu reaksiyonlara "aşırı duyarlılık" ya da "alerji" adı verilir. Alerjik reaksiyona yol açan antijene de "alerjen" denir. Alerjik reaksiyonlar tek tip değildir, birçok yolla ortaya çıkarlar, vücudun değişik bölümlerinde meydana gelebilirler ve çeşitli şiddette olabilirler.
Alerjik reaksiyonlara neden olan maddelere "alerjen" denir. Bu maddeler solunum yolu ile alınabildiği gibi, ciltten temas ya da yiyecek şeklinde ağızdan da alınabilir. Bu maddeler alerjik reaksiyon gelişebilmesi için vücuda daha önceden girmiş olmaları gerekir. Yani vücudun bağışıklık sisteminin bu maddeyle daha önce karşılaşması ve bunlara duyarlı hale gelmesi gerekir. Daha sonraki karşılaşmalarda çok hızlı bir şekilde reaksiyonlar gelişir. Reaksiyon gelişiminden de vücuttaki mast hücrelerinin alerjenler aracılığı ile parçalanması ve içinden "histamin" denilen maddenin çıkması sorumludur. Aşağıda özellikle solunum yolu ile alınan ve en sık karşılaşılan alerjenler verilmiştir.
Toz akarı.Alerji belirtileri kaşıntı, kurdeşen ya da astım, alerjik rinit (saman nezlesi) belirtileri, hapşırma, burun akıntısı, burun ve genizde kaşıntı, burun tıkanıklığı ve geniz akıntısı olarak görülebilir. Kişi, eğer bazı maddelerle temasından dolayı alerji oluyorsa, o maddenin uzaklaştırılması ile sorun çözümlenmiş olur.
İmmün (bağışıklık) sistem, yabancı maddelerle karşılaştığında onları tanımayı ve belleğine almayı öğrenir. Ardından yabancı maddelere (antijenlere) karşı antikorlar üreterek yanıtını hazırlar. Organizmada ne zaman aynı antijen görülse hatırlama özelliği nedeniyle daha önceden hazırlanmış yanıt başlar. Bu nedenle örneğin, saman nezlesi olan bir kişi her yıl polenlerle karşılaşınca immun sistemdeki bu özellik sebebiyle hemen reaksiyon gösterir.
Alerji, vücudun, aslında zararlı olmayan bazı maddelerden veya hava şartlarından etkilenmesi ya da psikolojik etkenler sonucu bazı maddelere aşırı reaksiyon göstermesidir. Peki nedeni ne olursa olsun alerjilerin hazırladığımız bitki kürleri ile tamamen geçtiğini biliyor musunuz? Şifalı bitkilerden faydalanın.
ALERJİLER
Normalde vücudu koruyan bağışıklık sistemi, bazı insanlarda zararlı olmayan birtakım maddelere karşı da aşırı yanıt verir. Bu reaksiyonlara "aşırı duyarlılık" ya da "alerji" adı verilir. Alerjik reaksiyona yol açan antijene de "alerjen" denir. Alerjik reaksiyonlar tek tip değildir, birçok yolla ortaya çıkarlar, vücudun değişik bölümlerinde meydana gelebilirler ve çeşitli şiddette olabilirler.
Alerjik reaksiyonlara neden olan maddelere "alerjen" denir. Bu maddeler solunum yolu ile alınabildiği gibi, ciltten temas ya da yiyecek şeklinde ağızdan da alınabilir. Bu maddeler alerjik reaksiyon gelişebilmesi için vücuda daha önceden girmiş olmaları gerekir. Yani vücudun bağışıklık sisteminin bu maddeyle daha önce karşılaşması ve bunlara duyarlı hale gelmesi gerekir. Daha sonraki karşılaşmalarda çok hızlı bir şekilde reaksiyonlar gelişir. Reaksiyon gelişiminden de vücuttaki mast hücrelerinin alerjenler aracılığı ile parçalanması ve içinden "histamin" denilen maddenin çıkması sorumludur. Aşağıda özellikle solunum yolu ile alınan ve en sık karşılaşılan alerjenler verilmiştir.
Toz akarı.Alerji belirtileri kaşıntı, kurdeşen ya da astım, alerjik rinit (saman nezlesi) belirtileri, hapşırma, burun akıntısı, burun ve genizde kaşıntı, burun tıkanıklığı ve geniz akıntısı olarak görülebilir. Kişi, eğer bazı maddelerle temasından dolayı alerji oluyorsa, o maddenin uzaklaştırılması ile sorun çözümlenmiş olur.
İmmün (bağışıklık) sistem, yabancı maddelerle karşılaştığında onları tanımayı ve belleğine almayı öğrenir. Ardından yabancı maddelere (antijenlere) karşı antikorlar üreterek yanıtını hazırlar. Organizmada ne zaman aynı antijen görülse hatırlama özelliği nedeniyle daha önceden hazırlanmış yanıt başlar. Bu nedenle örneğin, saman nezlesi olan bir kişi her yıl polenlerle karşılaşınca immun sistemdeki bu özellik sebebiyle hemen reaksiyon gösterir.
Göğüs küçültme yada büyütme ameliyatı
Büyük göğüsleri küçültmek için yapılan ameliyat, bir ilâ üç saat kadar sürer. Bu küçültme işlemi operatör için de oldukça zor bir ameliyattır.
Göğsün yağlı dokusundan, bazen her meme den bir kiloya kadar parça çıkartılarak memenin hacmi küçültülür ve göğseyeniden biçim verilerek yukarı doğru kaldırılır. Ameliyat sırasında göğsün uç kısmına da yeni bir biçim verilebilir.
Göğse iyi bir biçim verilmişse ameliyat başarılı olmuş demektin. Ameliyat kesiğj çeşitli biçimlerde açılır; bazen ters dönmüş T biçiminde, bazen de halelerdeh koltuk altına doğru dikey olarak gelen bir biçimde kesilir.
Meme ucunun çevrisine de daire biçiminde bir kesik yapılarak, dikilir ve bu bölgeye de biçim verilir. Dört ilâ sekiz gün kadar hastanede kalmak gerekir. Sonuç genellikle başarılı olur; göğüsler genellikle yeni biçimlerini korurlar. Bununla beraber, göğsün yarısından fazlası alınamayacağından, çok iri göğüsleri çok fazla küçültme olanağı yoktur.
Sarkık göğüsleri kaldırmak için, memeye tekrar biçim vermek veya göğüs derisini daha yukarı doğru çekerek yukarıdan dikmek gerekir.
Çok küçük göğüsleri irileştirmek için çeşitli yollar denenmiştir. Karından veya kaba etlerden alınan deri parçaları ekleyerek, silikon ve parafin kullanarak göğüsler büyütülmeye çalışılmıştı. Daha sonra, daha değişik bir ameliyat türü bulunmuş, memenin altına yarı akışkan silikon dolu kesecikler veya hiçbir özelli ği olmayan bir sıvıyla dolu baloncuklaı yerleştirilerek göğüsler irileştirilmeye başlanmıştır.
Ameliyattan sonra kalan yara izinin boyu beş santimetre kadar ol duğundan bu iz kolay kolay göze çarpmaz. Bu keseciklere karşı vücut tepki göstermez, üstelik göğüslerin görünüşü de oldukça doğaldır. Yusyuvarlak olan göğüsler, biçimlerini, çok az da olsa, za manla değiştirirler. Ameliyattan sonra vücudun tepki göstermesi halinde (yüzde beş oranında) içeriye konan kesecikler kolaylıkla çıkartılabilir.
Düz göğüs çatılı, ince derili, kaburgaları gözükecek kadar zayıf kadınlara konulan kesecikler, elbise altında pek farkedi lemezlerse de, çıplak olduklarında veya göğse elle dokunulduğunda keseciklerin kenar kısımlarının farkına varılır. İşte bu nedenle, günümüzde yapılan göğüs büyütme ameliyatlarında kesecikler meme nfn altına değil, bütün göğsün arkasına yerleştirilmekte ve çok daha doğal bir görünüş elde edilmektedir.
Bu ameliyatların tamamen sakıncasız ol dukları söylenemez. Bazı kocalar, bir ya bancı cismin varlığını ve ne kadar ufak olursa olsun, bir yara izini görmeyi hoş karşılamamaktadırlar. Nitekim bu kpnuda, bir iç. salgıbezleri uzmanı “eğer amaç sadece vücudun görünüşünü güzelleştirmek ise ameliyat ye y rine, iyi bir sutyen takılması çok daha doğru olur” demektedir.
Göğsün yağlı dokusundan, bazen her meme den bir kiloya kadar parça çıkartılarak memenin hacmi küçültülür ve göğseyeniden biçim verilerek yukarı doğru kaldırılır. Ameliyat sırasında göğsün uç kısmına da yeni bir biçim verilebilir.
Göğse iyi bir biçim verilmişse ameliyat başarılı olmuş demektin. Ameliyat kesiğj çeşitli biçimlerde açılır; bazen ters dönmüş T biçiminde, bazen de halelerdeh koltuk altına doğru dikey olarak gelen bir biçimde kesilir.
Meme ucunun çevrisine de daire biçiminde bir kesik yapılarak, dikilir ve bu bölgeye de biçim verilir. Dört ilâ sekiz gün kadar hastanede kalmak gerekir. Sonuç genellikle başarılı olur; göğüsler genellikle yeni biçimlerini korurlar. Bununla beraber, göğsün yarısından fazlası alınamayacağından, çok iri göğüsleri çok fazla küçültme olanağı yoktur.
Sarkık göğüsleri kaldırmak için, memeye tekrar biçim vermek veya göğüs derisini daha yukarı doğru çekerek yukarıdan dikmek gerekir.
Çok küçük göğüsleri irileştirmek için çeşitli yollar denenmiştir. Karından veya kaba etlerden alınan deri parçaları ekleyerek, silikon ve parafin kullanarak göğüsler büyütülmeye çalışılmıştı. Daha sonra, daha değişik bir ameliyat türü bulunmuş, memenin altına yarı akışkan silikon dolu kesecikler veya hiçbir özelli ği olmayan bir sıvıyla dolu baloncuklaı yerleştirilerek göğüsler irileştirilmeye başlanmıştır.
Ameliyattan sonra kalan yara izinin boyu beş santimetre kadar ol duğundan bu iz kolay kolay göze çarpmaz. Bu keseciklere karşı vücut tepki göstermez, üstelik göğüslerin görünüşü de oldukça doğaldır. Yusyuvarlak olan göğüsler, biçimlerini, çok az da olsa, za manla değiştirirler. Ameliyattan sonra vücudun tepki göstermesi halinde (yüzde beş oranında) içeriye konan kesecikler kolaylıkla çıkartılabilir.
Düz göğüs çatılı, ince derili, kaburgaları gözükecek kadar zayıf kadınlara konulan kesecikler, elbise altında pek farkedi lemezlerse de, çıplak olduklarında veya göğse elle dokunulduğunda keseciklerin kenar kısımlarının farkına varılır. İşte bu nedenle, günümüzde yapılan göğüs büyütme ameliyatlarında kesecikler meme nfn altına değil, bütün göğsün arkasına yerleştirilmekte ve çok daha doğal bir görünüş elde edilmektedir.
Bu ameliyatların tamamen sakıncasız ol dukları söylenemez. Bazı kocalar, bir ya bancı cismin varlığını ve ne kadar ufak olursa olsun, bir yara izini görmeyi hoş karşılamamaktadırlar. Nitekim bu kpnuda, bir iç. salgıbezleri uzmanı “eğer amaç sadece vücudun görünüşünü güzelleştirmek ise ameliyat ye y rine, iyi bir sutyen takılması çok daha doğru olur” demektedir.
Etiketler:
ameliyat,
Anafilaksi Tedavi,
gögüs hastalıkları,
gögüs kuçültme,
göğüs,
göğüs büyütme,
kist
Anafilaksi Bulgu ve belirtiler
Hava geçişlerinin sıkışması, bunlar arasında boğaz şişmesi ve bunun sonucunda nefes alma zorluğu vardır;• Tansiyonun şiddetle düşmesine bağlı şok• Süratli nabız• Kaldiyovöaskilür kolaps• Ürtiker ve angiyoedema• Bulantı kusma veya ishal*Baş dönmesi, zihin bulanıklığı, konuşma bozukluğu veya aşırı anksiyete.Anafilaksi en şiddetli ve korkutucu alerjik tepkidir. Buna rağmen her yıl birkaç yüz Amerikalı bu reaksiyondan ölmektedir.Anafilaksi çok sayıda değişik antijene karşı bir antikor tepkisidir. Anafilaktik reaksiyon sistemiktir; bunun anlamı bu reaksiyonun tahriş bölgesi ile sınırlı olmayışıdır. Hafif bir reaksiyon sadece genel ürtiker ve şiddetli kaşıntıya yol açabilir. Şiddetli bir reaksiyon hayatı tehdit eder çünkü en tipik semptomu bronştaki veya boğazdaki hava geçitlerinin veya her ikisinin birden sıkışmasıdır. Bunun yanında sıklıkla şok durumu görülür -bu, tansiyonda ani bir düşme, süratli nabız ve bununla birlikte solgunluk,zihin bulanıklığı, bilinç kaybı ve kardıyovas*uer kolaps görülebilir. Bunlar eğer derhal tedav eo-mezse ölüme yol açabilir.Bu tepkiye hemen hemen herhangi bir aiiene-sebep olabilir; Böcek zehirleri, polenler, bazı aşlarda kullanılan at serumu belirli yiyecekler, penısıiır aspirin, ensülin gibi ilaçlar ve bazı röntgen prosedürlerinin bir parçası olarak enjekte edilen kontrast maddeleri dahildir.Anafilaktik tepki, bir allerjenle karşılaşıldığında birkaç saniye veya birkaç dakika sonra başlayan süratli bir tepkidir. Anafilaksi bazı böcek sokmalarından ve ısırmalarından sonra ve belirli ilaçların damar içine zerk edilmesinden sonra daha sıklıkla meydana gelir. Polenlerin anafilaktik tepkiye sebep oldukları çok nadirdir. Yer fıstığı, fındık, ve kabuklu deniz ürünleri gibi belirli gıdalarda öldürücü reaksiyonlara neden olabilirler.Hafif bir reaksiyon gösteren bir kişi bundan sonraki karşılaşmasında şiddetli bir tepki gösterebilir. Bir kişi daha önce uyarlı olmuş olsun veya olmasın herhangi bir zamanda aşırı duyarlı hale gelebilir.
Anafilaksi Tedavi
Anafilaksi için tedavi standart tedavi adrenalin (epinefrin) enjeksiyonudur; bu kan damarlarını ve hava yollarını açar. Bazen hayat kurtarıcı tedbirler olarak, kardiyovasküler suni teneffüs ve acil trakeos-tomi gerçekleştirilmek zorunda kalınabilir
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)